03.08.2017
Bu gün, yakın coğrafyamızda, Şengal’de Êzîdî halkına karşı Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı radikal cihadist çete örgütü tarafından gerçekleştirilen kadın kırımı ve soykırımın üçüncü yıldönümündeyiz. Şengal’deki IŞİD kıyımı sırasında 5.000’e yakın insan katledildi, yaklaşık 200.000 ise yerinden edildi. IŞİD’in Êzîdî halkına karşı yürüttüğü katliam, bugün Birleşmiş Milletler tarafından da soykırım olarak adlandırılmaktadır.
Bunların yanısıra IŞİD tarafından yaklaşık 5,000 Êzîdî kadın ve çocuk savaş ganimeti olarak esir alındı, köleleştirildi, sistematik tecavüz, zorla din değiştirme gibi uygulamalara maruz bırakıldı. 3,000 kadının hala IŞİD’in elinde olduğu tahmin edilmektedir. Kadın ve kız çocukları sadece Kuzey Irak ve Suriye’de değil, aynı zamanda Suudi Arabistan gibi dış ülkelerde de satıldı ve halen seks kölesi olarak sömürülmektedirler. Bu da kadınlara karşı sistematik bir savaşın unsurları olarak kalmamakta, bir kadın kırımı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, Êzidi kadınlarına karşı kırım hala daha devam etmektedir.
Kadınların, kadın olmaktan ötürü sistematik bir şekilde katledilmesi küresel bir fenomen olup, kadınlara yönelik her türlü bedensel, ruhsal, ekonomik ve yapısal şiddeti ve dışlanmayı da kapsamaktadır. Cinsiyetçi şiddet dünyanın dört bir yanında milyarlarca kadının sağlığını, haklarını ve yaşamını tehdit etmektedir. Ancak failler çoğu zaman cezasız kalmaktadır. Soykırımın aksine, kadın kırımı ise yerel ve uluslararası hukukta çoğu zaman ayrı bir kategori olarak ele alınmamaktadır.
Bu sebeple Şengal Êzîdî Kadın Meclisi’nin çağrısı doğrultusunda, Kıbrıs’ın kuzeyinde faaliyet gösteren feminist, LGBTİ+, kadın örgütleri ve insan hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği için de mücadele eden sendikalar, meslek örgütleri ve dernekler olarak, 3 Ağustos’un, “Kadın kırımı ve Soykırıma karşı Uluslararası Eylem Günü’ olarak kabul edilmesi için bizlerde sesimizi yükseltiyoruz.
İŞİD’in elinde tek bir kadın bile kalmayana kadar hiçbirimizin özgür olmadığı ve hesabı sorulmamış kıyımların, yenilerinin habercisi olabileceğinden hareketle, İŞİD’in elinde tutsak tutulan kadıların özgürleştirilmesi ve sorumluların derhal uluslararası yargı mekanizmalarında yargılanmaları için çağrıda bulunuyoruz.
Bir diğer yandan da, sadece mağdur olmayı kabul etmeyip, özne olarak kendi kaderlerini belirlemek istieyen Ezidi kadınları soykırım ve kadın kırımına öz örgütlülük ile yanıt olma sürecinin öncülüğünü üstlenmekte ve örgütlenmeleri coğrafyamıza ve soykırım ve saldırı riski altında olan tüm dünya halklarına örnek teşkil etmektedirler. Direnişlerini umutla selamlıyoruz.
Yaşasın Halkların Kardeşliği
Yaşasın Kadın Dayanışması
İmzacı Örgütler: Baraka Kültür Merkezi, CTP Gençlik Örgütü, CTP Kadın Örgütü, Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN), Dayanışma, Feminist Atölye (FEMA), Mağusa Gençlik Merkezi (MAGEM), Mülteci Hakları Derneği (MHD), Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı (KTİHV), Kuir Kıbrıs Derneği, Özgür Kadın Akademisi, Post Araştırma İnstitüsü (POST RI), Toplumcu Demokrasi Partisi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitesi (TDP TOCEK), Yeni Kıbrıs Partisi (YKP)
#EzidiKadınlarYanlızDeğildir
#EzidiKadınlarİçinBirDakika
#KadınKırımınaKarşıSesÇıkar