20 Haziran Dünya Mülteciler Günü Ortak Basın Açıklaması

20.06.2017

20 Haziran Dünya Mülteciler Günü, tüm dünyada olduğu gibi ada yarımızda da, zorunlu göç olgusunun ve mültecilere ilişkin sorunların hatırlanması ve bunların tartışılması adına önemli bir fırsat sunuyor. Ne yazık ki, bu alandaki küresel ve yerel gelişmelere baktığımızda, insanlığımızın girdiği kriz yüzümüze çarpıyor.

İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, en fazla insanın ülkesini savaş veya zulme nedeniyle terk etmek zorunda kaldığı, yani mülteci olarak tanımlandığı günleri yaşıyoruz. Kıbrıs’ın kuzeyindeki yönetim insan hakları ve mültecilere dair uluslararası sözleşmeleri iç hukukun parçası haline getirmiş olsa da, bu yükümlülüklerini uygulamamaktadır. Uluslararası yükümlülüklerin sistematik bir şekilde hayata geçmesini kolaylaştıracak olan yerel yasalardaki düzenlemeler hale daha yapılmadığı gibi, yerelde yapılabilecek yasal düzenlemerin gerekmediği hallerde dahi haklara ilişkin yükümlülükler yerine getirilmemektedir.

20 Haziran Dünya Mülteciler Günü vesilesiyle, bir kez daha, vakit daha da geç olmadan, yetkililere gerekli düzenlemeleri yapmaları için çağrıda bulunuyoruz:

1) Gerekçesi her ne olursa olsun, mülteciler geri ülkelerine iade edilmemelidirler. İnsan hakları sözleşmeleri ve insanlık gereği olarak hiç kimse savaşa, zulüme geri gönderilemez.
2) Muhaceret kurallarına uygun olmayan bir şekillerde adamıza giriş yapmak zorunda kalan mültecilerin tutuklanması, cezai yargılamaya tabii tutulması ve hapsedilmesi uygulamaları acilen durdurulmalıdır. Mülteciler yasa dışı giriş veya bulunuşları sebebiyle cezalandırılmaları ne vicdanlara, ne de taraf olunan uluslararası sözleşmelere sığar.
3) Adamızın herhangi bir yarısındaki aile üyelerine ulaşmaya çalışan mülteciler, deniz ve hava limanlarından geri çevrilmemeli, yasa dışı ve güvensiz yolları kullanmaya mahkum edilmemelidirler.
4) Kıbrıs’ın kuzeyinde ikamet eden mültecilerin muhaceret statüleri güvence altına alınmalıdır. Birçok mülteci, mültecilere ilişkin bir statü olmadığı için çalışma izni ile ikamet etmektedir. Çalışma izinlerinin iptali onlar için savaşa ve zulme dönme riski taşıdığından, her türlü haksız çalışma koşuluna boyun eğmek zorunda kalmaktadırlar. Emek sömürüsünün bir nebze azaltılması için mültecilerin ikamet statülerinin yerel yasal tarafından düzenlenmesi zaruridir.

Bilinmelidir ki, mülteciler aynı zamanda anneler, babalar, çocuklar, neneler, dedelerdir. Yani, savaş ve zulüm onları göç etmek zorunda bırakmadan önce iyi veya kötü, eğitimli veya eğitimsiz olan, sıradan veya sıra dışı, bize benzeyen veya benzemeyen hayatlar yaşayan İNSANLARdır. Bu yıl mülteciler gününde hepimizin hatırlaması gereken, hangi dili konuşursak konuşalım, rengimiz, doğduğumuz veya büyüdüğümüz ülke, dinimiz veya muhaceret statümüz ne veya neresi olursa olsun, hepimizi bağlayan bir bağ vardır – o da ortak insanlığımızdır.

Mevcut durumumuzda, mültecilerin başka bir seçenekleri yoktur, bizim ise vardır! İnsanlığımızı krizden çıkarmanın, sorumluluk almanın zamanı şimdi değilse ne zaman?

İmzacı Örgütler: Baraka Kültür Merkezi, Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP), Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Gençlik Örgütü, CTP Kadın Örgütü, Dayanışma, Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN), Envision Diversity, Feminist Atölye (FEMA), Feminist Öğretmen İnisiyatifi, Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı (KTİHV), Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS), Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), Kuir Kıbrıs Derneği, Lefkoşa Emekçi İnisiyatifi, Mağusa Gençlik Merkezi (MAGEM), Post RI, SOS Çocuk Köyü, Sosyal Riskleri Önleme Vakfı (SOROV), Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP), Yeni Kıbrıs Partisi (YKP)